
Katılım Bankacılığının Temelleri Nasıl Atıldı? Türkiye’de İlk Katılım Bankaları ve Toplumun Tepkisi
Katılım bankacılığı, faizsiz finans sistemine dayanan etik ve paylaşımcı bir modeldir. Bu yazıda, katılım bankacılığının dünyada nasıl ortaya çıktığını, Türkiye'de ilk hangi kurumlarla başladığını ve toplumun bu sisteme nasıl tepki verdiğini detaylı şekilde ele alıyoruz.
Salih Tuğ
Site yöneticisi ve içerik editörü
Katılım Bankacılığının Temelleri Nasıl Atıldı?
Faizsiz Finansın Modern Versiyonu: Katılım Bankacılığı
Katılım bankacılığı, faizsiz finans prensiplerine göre faaliyet gösteren, kâr-zarar ortaklığı esasına dayalı bir bankacılık modelidir. Bu sistem, İslam ekonomisinin temel değerleri doğrultusunda şekillenmiş olup, sadece dini hassasiyetlere değil, aynı zamanda etik, adil ve paylaşımcı bir finansal modele duyulan ihtiyaçlara da yanıt vermektedir.
Bu yazıda, kâr payı hesaplamasının nasıl yapıldığını ve faiz sisteminden farklarını adım adım inceleyeceğiz
Dünyada Katılım Bankacılığı Nerede ve Nasıl Başladı?
Katılım bankacılığı fikrinin temeli, 20. yüzyılın ikinci yarısında İslam ülkelerinde, geleneksel faizli bankacılığa alternatif olarak atılmıştır. Bu alandaki ilk kurumsal adım 1975 yılında atıldı.
🔹 Dubai Islamic Bank, 1975’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurularak dünyadaki ilk modern faizsiz banka unvanını aldı.
🔹 Ardından Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan, Malezya ve Sudan gibi ülkelerde benzer kurumlar hayata geçirildi.
Bu bankalar, mudaraba (emek-sermaye ortaklığı) ve müşaraka (ortak yatırım) gibi klasik İslami finans modellerini, modern finans dünyasına entegre ederek hizmet sundu.
Türkiye’de Katılım Bankacılığı: İlk Adımlar ve Kuruluş Süreci
Türkiye’de katılım bankacılığı, 1980’li yılların başlarında gündeme gelmeye başladı. O dönem yaşanan ekonomik krizler, İslam ülkeleriyle artan ekonomik ilişkiler ve Türkiye’deki dindar yatırımcıların faizsiz bankacılığa olan ilgisi, yeni bir modelin zeminini hazırladı.
🟢 1983 yılında Özel Finans Kurumları (ÖFK) adı altında ilk uygulamalar başladı. Bu kurumların amacı, faizsiz çalışarak fon toplamak ve bu fonları ticaret, üretim ve hizmet alanlarında değerlendirmekti.
🟢 İlk kurulan kurum: Albaraka Türk Özel Finans Kurumu (1985).
🟢 Ardından Faisal Finans Kurumu (daha sonra Family Finans adını aldı, şu an Kuveyt Türk) faaliyete geçti.
Bu kurumlar, Bankacılık Kanunu kapsamında yer almasa da Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı denetimindeydi.
Toplumun Katılım Bankalarına Tepkisi: Şüpheyle Başladı, Güvene Evrildi
Türkiye’de katılım bankacılığına ilk dönemlerde toplumun yaklaşımı oldukça temkinliydi. Özellikle şu konularda soru işaretleri vardı:
Denetim eksikliği: İlk yıllarda BDDK’ya bağlı olmadıkları için güvensizlik oluştu.
Yasal statü belirsizliği: "Banka" olmamalarına rağmen mevduat topluyorlardı.
Faizsiz kazancın sürdürülebilirliği: “Faiz yoksa nasıl kazanç sağlanıyor?” sorusu sıkça gündeme geldi.
Ancak zamanla bu kurumların faaliyetlerini şeffaflaştırması, büyümesi ve 2001 krizinden etkilenmeden çıkmaları sayesinde toplumun güveni artmaya başladı.
Dönüm Noktası: Katılım Bankası Statüsü (2005)
🔸 2005 yılında, Özel Finans Kurumları Bankacılık Kanunu kapsamına alınarak, resmen Katılım Bankası statüsüne kavuştu.
🔸 Bu tarihten itibaren BDDK denetimine tabi oldular.
🔸 Mevduat sahiplerinin hakları güvence altına alındı (TMSF kapsamına girdiler).
Bu adım, katılım bankacılığına olan güveni büyük ölçüde artırdı ve sektördeki büyümeyi hızlandırdı.
Bugün Türkiye’de Katılım Bankacılığı
Günümüzde Türkiye'de aktif faaliyet gösteren katılım bankaları şunlardır:
Albaraka Türk
Kuveyt Türk
Türkiye Finans Katılım Bankası
Ziraat Katılım
Emlak Katılım
Vakıf Katılım
TOM Bank
Hayat Finans
Dünya Katılım Bankası
Bu bankalar, hem bireysel yatırımcılar hem de kurumsal müşteriler için faizsiz finansman çözümleri sunarak ekonomiye katma değer sağlamaktadır.
Katılım bankacılığı, hem inanç temelli hem de etik değerler taşıyan bir finans modelidir. Türkiye'de başlangıçta temkinli yaklaşılsa da zamanla kurumsallaşmış, yasal zemine kavuşmuş ve geniş bir yatırımcı kitlesi tarafından benimsenmiştir. Bugün artık sadece dini hassasiyeti olan bireylerin değil, etik ve paylaşımcı ekonomi arayan tüm yatırımcıların tercih ettiği bir finansal araç haline gelmiştir.